CHP İzmir Kadın Kolları: “Kadının Kazanılmış Haklarına Göz Koymayın”
CHP Kadın Kolları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın 6284 sayılı madde ve kadına ödenen nafakayla ilgili açıklamalarına 81 ilde eş zamanlı açıklamayla tepki gösterdi. CHP İzmir İl Kadın Kolları Sekreteri Tünay Kantekin, il kadın kolları üyeleriyle birlikte; “Bu kanun, cinsel şiddete maruz kalmış veya tehdit altında olan mağdurun beyanı üzerine uzaklaştırma kararı verilmesine imkan vermektedir. Böylece suçun önlenmesi ve mağdurun korunması amaçlanmaktadır. Mağdur erkek de olabilir. … Önemli olan şiddetin önlenmesidir. Cinayet işlenmeden durdurulmalıdır” dedi.
CHP Kadın Kolları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın 6284 sayılı madde ve kadına ödenen nafakayla ilgili açıklamalarına 81 ilde eş zamanlı açıklamayla tepki gösterdi. CHP İzmir İl Kadın Kolları Sekreteri Tünay Kantekin, il kadın kolları üyeleriyle birlikte açıklama yaptı. İşte açıklama:
HUKUKU ÇIKARMALARINA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
“Bakan Göktaş, kadın düşmanı zihniyeti temsil eden açıklamalarıyla gündeme geldi. Bakan Göktaş, önce 6284 sayılı Kanun’un değiştirilmesi veya kaldırılması söz konusu olmadığını belirtti. Ardından şu skandal sözleri sarf etti: “Maalesef hanımlarımız da bizi istiyor. 6284 sayılı Kanunu zaman zaman uygulamak. istemiyorlar. Bunu sahada görüyoruz. Eşimize geri dönmek istiyoruz’ diyorlar. Göktaş Bey’e öğretelim; Kadınlardan bahsederken iyelik eki kullanılmaz. Her kadın bir bireydir ve kimseye ait değildir. Bu sayede kendisi de bir kadın olan Göktaş’ın toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki bilincini görmüş olduk.
Cumhur İttifakı seçim kampanyasında 6284’ü hedef aldı. Yetmedi, “kadınların sözü esastır” açıklaması tartışmaya açıldı. Şimdi Bakan Göktaş çıkıp gerçek dışı bir telaffuz yapıyor, 6284’ü kadın istemiyor. 6284 sayılı Kanun’u tekrar hatırlatalım: “6284 sayılı Kanun, kadınları, çocukları, aile bireylerini ve şiddet mağduru veya şiddete uğrama riski taşıyan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirleri düzenlemektedir. Bu insanlara karşı.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’ni hukuka aykırı bir şekilde feshetmesine ilişkin yansımalar üzerine; “6284 yürürlüktedir” diyerek kamuoyunu ikna etmeye çalıştı. Şimdi bu malzemeyi budamaya çalışıyorlar ama biz buna asla izin vermeyeceğiz. 6284 bizim kırmızı çizgimiz. asla dokunmayacağız.
KARA PROPAGANDA BEKLİYOR.
6284’e yönelik yürütülen kara propaganda, “Kadınların beyanı esastır” sözü üzerinden yürütülüyor. Olmayan bir mağduriyet saçmalığıyla algı oluşturulmaya çalışılıyor. Peki “kadının beyanı esastır” ne demek? Bilmeyenlere açıklayalım: Bütün kanunların önceliği suçu önlemektir.
Önleyemiyorsa mağduru korumak, faili cezalandırmak ve caydırıcı tedbirler almaktır. Bu kanun, uzaklaştırma kararının cinsel şiddete maruz kalmış veya tehdit altında olan mağdurun beyanı üzerine verilebilmesine imkan vermektedir. Bu şekilde hatanın önlenmesi ve mağdurun korunması amaçlanmaktadır. Mağdur erkek de olabilir. Önemli olan şiddeti önlemektir. Cinayet işlenmeden önce durdurulmalıdır. Bazıları “Ya söz yalansa” diyerek konuyu tartışıyor. Ancak bir çocuk veya kadının ifşa aşamasına gelmesi mümkündür ama içinden çok ağır bir şey geçtiğinde. Bu yasa ile mağdurun yaşadıklarını anlatması amaçlanmaktadır. Bu düzenleme özellikle ensest vakalarında hayat kurtarmaktadır. Ayrıca, mağdurun ifadesi körü körüne alınmaz; Yargılama sürecinde hayatın olağan akışına uygun, samimi, dengeli ve istikrarlı bir tavır sergilemelidir. Fail ile mağdur arasında çıkara dayalı bir çatışma olmadığı görülmektedir. Diyelim ki sanık, tanıklar ve tıbbi raporlarla desteklenen belgelere karşı iddialarını çürüttü. O sırada hanımın ifadesi esas alınmamıştı. Kısacası maddede “masumiyet karinesi”ne aykırı bir durum bulunmamaktadır. Bu bahis o kadar kolay ve net ki tartışılmaz.
KADINDAN KAYNAKLANAN İŞLERİN YÜZDE 50,7’Sİ HİÇ ÖDENMEZ
Bakan Göktaş’ın hedefindeki bir diğer konu da nafaka. Nafaka konusunda Bakan Göktaş, “Ben de süresiz nafaka konusunu önemsiyorum. 1990’lı yıllarda evlenenler var. Süresiz nafaka ödeme uygulaması kabul edilemez. O nedenle bu konuyu da ele almak gerekiyor. Varsa nafaka.” bir mağduriyettir, aşılması gerekir.” dedi. Hukuken boşanmadan sonra taraflara üç tür nafaka verilmektedir. Bunlar; ihtiyati nafaka, katılma nafakası ve yoksulluk nafakası.
nafaka; Boşanma davasının açıldığı günden itibaren gerekli görülen durumlarda verilen bir nafaka türüdür. Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası” incelemelerine göre, dava devam ederken müşterek çocuklar için talep edilen ihtiyati nafaka oranı sadece yüzde 44. Eşler için talep edilen nafaka oranı ise yüzde 46.
Bağlılık nafakası, çocuğun bakımını, eğitimini ve korunmasını sağlamak amacıyla çocuğun velayetini alan eşe ödenen nafakadır çünkü bu giderler ana-babanın ortak sorumluluğundadır. Müşterek çocuklar için talep edilen nafaka oranı yüzde 61’dir.
Yoksulluk nafakası ise boşanma davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra ödenen bir nafaka türüdür. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olana geçimi için karşı taraftan maddi gücü oranında nafaka ödenir. Düzenlemede cinsiyet belirtilmemiştir. Daha çok kadının lehine olmasının nedeni ise boşanma sonrası yoksul tarafın yükü olarak kadının olmasıdır. Bu tablo toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucudur. Ayrıca bu nafaka süresiz değildir. Alacaklı yeniden evlenirse veya taraflardan biri ölürse kaybolur. Alacaklı fiilen başkasıyla evli gibi yaşıyor ve iş bularak yoksulluğu ortadan kalkıyorsa mahkeme kararıyla giderilebilir. Ayrıca mali durum değişirse nafaka miktarının düşürülmesine karar verilebilir. Kadınların talep ettiği nafaka oranı yüzde 70, çünkü davaya taraf olan kadınların yüzde 45’inin rastgele bir geliri yok. Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılında yaptığı araştırmaya göre mahkemeler nafaka taleplerinin sadece yüzde 8’ini tam olarak kabul etti. Ayrıca nafaka miktarı da halka yansıdığı gibi milyonlar değil. Kadınların sadece yüzde 2’si 2000 TL’nin üzerinde nafaka alırken, yüzde 66’sı 500 TL’nin altında nafaka ödemek zorunda kalıyor. Verilen nafakanın yüzde 50,7’sinin hiç ödenmediğini de hatırlatmakta fayda var.
Ayrıca TÜİK verileri bile bir gün evlenip ömür boyu nafaka ödediğini iddia eden erkekleri yalanlıyor. 2020 yılında açıklanan TÜİK verilerine göre Türkiye’deki boşanmaların sadece yüzde 2,2’si bir yaşından küçük evliliklerden kaynaklanıyor. Mevcut durum bu kadar netken, Bakan Göktaş kadınların nafakasına göz dikemez. Bakan Göktaş bu konudaki mağduriyetlerin giderilmesi konusunda samimi olursa nafaka mağduru kadınların sorunlarını çözebilir. Sosyal devletin yoksul kadınları daha fazla desteklemesini sağlayabilir. Buradan AKP Hükümetine sesleniyorum: Kanunlara dokunmayın, uygulayın. Kadınların kazanılmış haklarına göz dikmeyin. Bizim örgütlü çabamızın karşısında duramayacaksınız.”